Aile bireyleri arasındaki ilişkiler birçok yönden diğer kişiler arası ilişkilerden farklıdır. Öncelikle aile bireylerinin arkadaş edinirken yaptıkları gibi birbirlerini seçme şansları yoktur. Daha önemlisi her durumda, şartlar ne olursa olsun koşulsuz kabul ve sevgiyi göstermesini beklediğimiz kişiler öncelikle aile bireyleridir.

Aile ilk sosyalleşme ortamını ve fırsatını sağlar, anne- baba ile kurulan ilişki daha çok çocuğun temel kişilik gelişimini (benlik algısı, temel güven duygusunun oluşması) desteklerken, kardeşler arasındaki ilişki sosyalleşme becerilerinin gelişmesine katkıda bulunur.

Kardeş olmak; paylaşmak

Genel olarak kardeşler arasındaki yaş farkı ne olursa olsun ilişkinin temelinde paylaşım bulunur. En temel paylaşım alanı ve en zor olanı tabi ki anne-babanın ilgisi ve zamanıdır. Yeni bir bireyin aile katılması ile birlikte tüm aile sistemi değişmeye başlar, artık herkes için hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ama en dramatik etki ve değişiklik (özellikle ilk ve tek çocuk ise) kardeş ile yaşamaya alışmak zorunda kalan çocuğun hayatında olur.

Birçok çocuk için ilk başta kardeş fikri heyecan verici olsa da, doğumdan sonra bu fikir eskisi kadar eğlenceli gelemeyebilir. Özellikle ilk yıllar, kardeş bir oyun arkadaşı olana kadar geçen zaman büyük çocuk için sıkıntı verici olabilir. Anne-babanın ve diğer yetişkinlerin (komşular, akrabalar vb) ilgisi artık sadece onun üzerinde olmayacaktır, bu ilgiyi paylaşmaya alışması anlamına gelmektedir. Aile sistemindeki değişiklik bazen sorunsuzca hal olur, ama genelde tüm değişimler aslında birer kriz durumudur. Yeni üye aile sistemi içinde yerini aldıktan sonra kardeşler arasındaki diğer paylaşım alanları ortaya çıkar. İki kardeş belki odalarını paylaşmak durumda kalırlar, oyuncaklar ve yaşları birbirine yakınsa kıyafetler diğer paylaşım eşyaları haline gelir. Bu durumlar ise maalesef kardeşler arasındaki çatışma ve rekabet için ekstra malzeme anlamına gelebilir. Oda ve oyuncak toplama sırası her zaman diğer kardeştedir, eşyaların izinsiz kullanılması ya da geri verilemesi akşam yemeği öncesinde şiddetli bir kavgaya neden olur. Kardeş olmak hayatı paylaşmak ve ortaya çıkan çatışmalar ile baş edebilmek demektir.

Kardeş olmak ile ilgili değişmeyen bir diğer durum ise gerektiğinde anne-babaya ya da diğer kişilere karşı birbirini korumak ve kollamaktır. Bu durum genellikle ağabey ve ablalar için geçerli olsa da kardeşler zor durumda kaldıklarında birbirlerine sahip çıkarlar. Yaşamın ilk yıllarından itibaren öncellikle anne-babanın ilgisini daha sonra hayatlarındaki diğer şeyleri (oda, oyuncak, kişisel eşyalar) ve sırlarını paylaşırlar. Pek çok kardeş anne-babasına anlatamadığı olayları ağabeyi ile ya da ablasıyla paylaşır.

Kardeşler arasındaki çatışmalar

Ama tabi ki bu kadar çok paylaşım alanı olduğunda çatışmalarda yaşanır. Kardeşler arasındaki tartışmalar, rekabet ve kıskançlık aile hayatının doğal bir

parçasıdır. Her ailede yaşanılan kardeşler arası tartışmalar sıklıkları ve şiddetleri arttığında aile yaşamının olumsuz etkileyen bir duruma dönüşebilir.

Kardeşler arasındaki rekabeti etkileyen durumların başında anne-baba tutumu gelmektedir. Ancak bunun dışında da rekabet ve kıskançlığı tetikleyen etkenler bulunmaktadır. Öncelikle kardeşler arasındaki yaş farkı rekabetin ve kıskançlığın şiddetini arttırabilir. Yaş farkı ile birlikte çocukların aile içindeki konumları da kardeş kavgalarının değişmez konusudur. Ağabeyin küçük kardeşe göre daha özerk olması, ya da küçük kardeşin ev ile ilgili sorumluluklarda daha az rol alması şikâyetlerin başlangıcı olabilir. Diğer bir etken ise cinsiyet farkıdır, iki kız kardeşin bir kız bir erkek kardeşe göre daha çok ortak noktası olacaktır. Yaş ve cinsiyet farklılığı kadar belirleyici olan bir diğer etken ise kişilik özellikleri arasındaki farklılıklardır. Bir kardeş çok düzenli iken bir diğerinin dağınıklıktan hoşlanması iki kardeş arasındaki çekişmelerin şiddetini arttırabilir.

Anne-baba tutumları ise tüm bu etkenlerin şiddetinin ve etkisinin nasıl olacağını belirleyici bir role sahiptir. Uygun olmayan yaklaşımlar ile kardeşler arasındaki bu doğal farklılıklar (yaş, cinsiyet, kişili özellikler) sonu gelmeyen büyük tartışmaların nedeni olabilirler.

Anne-babaların kardeş ilişkileri konusunda en çok tuzağa düştükleri kavramlar, eşit ve adil olmak kavramlarıdır. Bu çocukların anne-babalarına karşı kullandıkları en etkili silahtır. "Ablam neden daha geç yatıyor, bu haksızlık; Hep kardeşimi kucağınıza alıyorsunuz, onu benden daha çok seviyorsunuz; Neden hep ben oyuncakları topluyorum, kardeşim dağıttı ben yapmadım ki". Anne-baba eşit davranmak ve adil davranmak konusunda ne kadar hassas olurlarsa çocuklarda o kadar çok bu konuyu gündeme getirirler. Çünkü bu şekilde dikkatleri bir şekilde hep kıyaslamaya ve karşılaştırmaya çekilmiş olur. "Bana bir kez sarıldın, kardeşime iki kez" bu tip kıyaslamalar anne-babanın ilgisinin gerçek ölçütleriymiş gibi değerlendirilir ki bu doğru değildir. Anne-babanın eşit davranmak konusundaki endişeleri mutlaka çocuklar tarafından algılanacaktır. Böyle bir durumda çocuklar "Eğer eşit davranmak bu kadar önemli ise demek ki eşit olmayan bir şeyler olabilir" duygusunu hissedebilirler, bu da onların kaygısını arttırarak eşitlik konusunda daha hassas ve talep kar olmalarına neden olabilir.

Anne-baba tutumlarının kardeş rekabetini etkiledikleri bir diğer durumda farkında olarak ya da olmadan kardeşler arasında ayırım yapmalarıdır. Ebeveynlerin farklı nedenler ile (çocuğun cinsiyeti, kişilik özellikleri, anne-babaya karşı tutumu) kardeşlerden birini kendilerine daha yakın hissetmeleri ortaya çıkabilen bir durumdur. Örneğin kurallara uyan, anne-babanın beklentilerini karşılayan çocuk isyankâr olan kardeşine göre daha fazla ilgi ve onay alabilir. Bazı durumlarda ise anne-baba arasında çocukların paylaşımı (annesinin oğlu ya da babasının kızı gibi), kardeşin varlığı diğer ebeveynin ilgisini almaya engel olarak algılanabileceği için, kardeşler arası rekabeti ve çatışmayı arttırabilir.

Kardeş kavgaları

Anne-babalar çoğu kez kendilerini kardeş kavgalarının ortasında hakemlik yaparken bulurlar. Kim haklı, ilk kim başlattı, çözüm için kimi cezalandırmak gerekir gibi soruların cevabını bulmak zorunda kalırlar. Üstelik karaları ne olursa olsun mutlaka bir taraf kendini "haksızlığa uğramış" hisseder. Kardeşler arası ilişkiler ve çekişme hassas dengeler üzerine kuruludur.

Kardeşlerin birbirleriyle rekabet etmeleri aile düzenin bir parçasıdır. Kıskançlık nedeniyle yaşanan sorunlar anne-babayı rahatsız etse de bu sorunlar çocukların rekabet, hırs gibi duygularla baş etmeyi, gerektiğinde paylaşmayı öğrenmelerine yardımcı olabilir. Kıskançlık doğaldır, önemli olan ise anne-babanın kardeşler arasındaki bu doğal rekabete nasıl tepkiler verdiği, ortaya çıkan sorunları nasıl çözümledikleridir. Anne-baba aile ortamında karşılıklı saygı ve sevgiyi pekiştiren, problem çözme yöntemlerini kullanan tutumları sergiledikçe kardeşler arası olumlu ilişkiler gelişme ihtimali artacaktır, bazen çocukları sorunlarını kendi başlarına çözmeleri için geri planda kalmak onların ilişkilerini ve becerilerini geliştirme fırsatı vermek olumlu sonuçlar doğurabilir.

Peki, ya özel durumlar

Kardeşler arasındaki doğal rekabet ve kıskançlık duyguları bazı durumlarda daha da yoğunlaşabilir. Örneğin kardeşlerden birinin uzun süreli bir sağlık problemi yaşaması, herhangi bir engeli olması ya da üstün zekâlı bir çocuk olması gibi durumlarda aile içindeki dengeler daha da hassaslaşacaktır. Özellikle sağlık problemleri nedeniyle daha çok ilgi ve bakıma ihtiyaç duyan bir çocuğun kardeşi olmak bir çok güçlü duygu ile baş etmeyi gerektirebilir. Anne-babanın ilgisinin çoğu sorun yaşayan çocuğun üstünde olduğu için diğer kardeşler kendilerini yalnız bırakılmış ve haksızlığa uğramış hissedebilirler, ayrıca ilgi gören kardeşe karşı yoğun kızgınlık ve bunun devamında da suçluluk duygularını yaşama ihtimalleri de yüksektir. Bu tip özel durumlarda aile bireylerinin birbirlerine destek olmasına yardımcı olmak gerekebilir. Aile toplantıları düzenlemek, herkesin duygu ve düşüncelerinin paylaşılmasına fırsat verilmesi önemlidir. Sorun yaşayan birey için gösterilen ilginin amacı onun becerilerini geliştirmek böylece ebeveynlerine ve diğer bireylere olan bağımlılığını azaltmak olmalıdır.

Özel durumlarda ailenin sorun yaşamayan çocukları içinde kaliteli zaman ayırması önem kazanmaktadır. İlgi ve zamanın çoğu ihtiyaç duyan çocuğa ayrılsa da ailenin diğer bireylerinin de öncelikleri olduğu hatırlanmalıdır. Örneğin okul gösterileri ya da arkadaş toplantıları için zaman ayırmak kardeşler arasında yaşanacak yoğun kıskançlığı ve kızgınlığı azaltabilir. Ebeveynlerin sorumlulukları paylaşarak her iki çocukla baş başa zaman geçirmek için düzenlemeler yapması da zor zamanların atlatılmasında yardımcı olacaktır.

Rekabet ve kıskançlığı azaltmak için anne‐babalara öneriler

  • Çocukların bireysel özelliklerini fark etmeye ve desteklemeye özen gösterin, her birinin sahip olduğu güçlü yanları ve becerilerini ortaya çıkarmaları için destek olun. Davranışlarını eleştirirken birbirlerini örnek olarak göstermeyin (Sen de ablan gibi odanı derli toplu tutsan, Kardeşin senden küçük ama okul daha başarılı) ya da kıyaslamayın. Bu sadece var olan rekabet ve kıskançlığı daha da arttıracaktır.
  • Herkesin bireysel sınırları ve özel eşyası olabileceğini unutmayın. Kardeşlerin her şeylerini paylaşmalarını beklemek çok gerçekçi olmayacaktır. Tam tersi birbirlerinin sınırlarına saygı göstermeleri gerektiğini vurgulayın.
  • Her bir çocuğunuzla kısa da bireysel zaman geçirmeye çalışın. Eşinizden bu konuda yardım alarak anne-çocuk ve baba-çocuk birlikte eğlenceli zaman geçirin.
  • Çocukların kavgalarında taraf tutmayın, eğer mümkünse (çok ciddi durumlar dışında-fiziksel zarar verme gibi) tartışmalarına karışmadan kendilerinin çözüm yolu bulmalarını destekleyin.
  • Kardeş olmaları birbirlerinden her zaman hoşlanmaları anlamına gelmez, bir birlerine karşı olan olumsuz duygularını uygun şekilde ifade etmeleri için fırsat verin. Örneğin "o senin kardeşin, insan hiç kardeşinden nefret eder mi demek yerine, kardeşin oyuncağını izinsiz aldığı ona çok kızmış olmalısın gibi ifadeler ile ona kendi duygularını anlatma şansı verebilirsiniz. Kızgınlık doğal ve ifade edilmesi gereken bir duygudur, ama tabi ki uygun yöntemlerle.
  • Önlem alın, anne-baba olarak çıkabilecek büyük krizleri fark ettiğinizde iş işten geçmeden önce duruma müdahale edin.
  • İstemeyen davranışlara (kavga ve tartışmalara) odaklanmayın, bunun yerine birbirleri ile iyi geçindikleri olumlu davranışları fark edip ödüllendirin. İlgi gören davranış pekişir, fark edilmeyen davranış ise etkisini kaybeder.
  • Aile içi paylaşıma ve birliğe önem verin. Anne-baba olarak aile içinde rekabeti pekiştiren bir tutum yerine aile birliğine öncelik veren tutum içerisinde olmak çocukların ilişkilerine olumlu olarak yansır. Aile olmanın, birlikte keyifli zaman geçirmenin (özel günleri birlikte kutlamak gibi) önemini vurgulayın.
  • Aile kuralları belirleyin. Ev ortamında genel olarak geçerli olan birkaç temel kural belirleyin. Her duruma o anda çözüm üretmeye çalışmaktansa genel düzenlemeler yapmak daha etkin bir yöntemdir. Kurallar, sınırlar, yaptırımlar aile içi düzen için olduğu kadar çocukların davranışlarının sorumluluğunu almaları için de önemlidir.
  • Kardeşlerin işbirliği kurabileceği dayanışma kurabilecekleri ortamlar yaratın. Örneğin annenin doğum günü için birlikte bir hediye hazırlamak gibi. Böylece kardeşlerin ortak bir amaç için bir arada olmanın keyfini almalarına yardımcı olabilirsiniz.
  • Evde herkesi etkileyen sorunları ailece çözümlemeye çalışın, çocukları da problem çözme sürecine dâhil edin. Sorunların çözümünde bir araya gelip yaşanılan sorunun tanımlamak, alternatif çözüm yollarını birlikte bulmak ve en ideal olan çözüme karar vererek onu uygulamak çocukların hem kendi sorunlarını çözmelerine yardımcı olur hem de anne-babayı hâkim rollünden kurtarır. Anne-babanın sorun çözme tutumlarında çocuklara model olmaları önemlidir. Çocuklar gerektiğinde özür dilemeyi, fedakârlıkta bulunmayı, uzlaşmayı anne-babadan öğreneceklerdir.

Ece Akın Bakanay

Uzman Psikolojik Danışman